HABER:
RAHMİ CİNOKUR
-ALTINOLUK’TA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ VE CİNAYETLERİ PROTESTO EDEN
KADINLAR HEP BİR AĞIZDAN HAYKIRDI ‘’KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR’’
-EMEKLİ MECLİSLERİ SENDİKASI ALTINOLUK VE AKÇAY AKTİVİSLERİNİN DE
DESTEK VERDİĞİ EYLEMDE EMS GENEL EMEKLİ VE YETİM SEKRETERİ MUKADDES ŞAHSİ,
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNDE MALATYA’DA BUSE ÇELİK’İN DİNİ NİKAHLI EŞİ
TARAFINDAN NASIL ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ ANLATTI.
Türkiye’de hemen her gün kadına yönelik yaşanan şiddet ve cinayetler Altınoluk’ta da protesto edildi.
Altınoluk Kadın Dayanışmasınca, kent merkezindeki meydanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, gericiliği sömürmeyi, baskıcı zihniyeti, taciz ve tecavüzcüleri, kadın cinayetleri protesto edildi.
Atatürk Anıtı’nın gölgesinde düzenlenen etkinlikte Altınoluk’lu kadınlar ve eyleme destek verenler hep bir ağızda
Kadın cinayetlerinin politik olduğunu haykırdı.
‘’Kadın-Yaşam-Özgürlük’’, ‘’Yaşasın dayanışma’’, ‘’Gün gelecek, devran dönecek suçlular hesap verecek’ ‘’Bağır herkes duysun, erkek şiddeti son bulsun’’, ’’Erkek adaleti değil, gerçek adalet’’, ‘’Susmuyoruz-Korkmuyoruz-İtaat etmiyoruz’’, ‘’İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ sloganların atıldığı protestoda, 2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadın, erkekler tarafından öldürüldüğü, bu cinayetlerden 64 kadının ölümünün hala şüpheli olduğu kaydedildi.
Sündüz Yaşar Biga, Hatice Doğan yaptıkları konuşmada, erkeklerin, kadınları kontrol etmek, kısıtlamak, baskı altına almak için şiddet uyguladığını, özgür ve bağımsız hayatlar yaşayan kadınların ise dünyayı değiştireceği vurgulandı.
‘’Altınoluk kadın Dayanışma olarak mücadele eden, engelleri aşan, hayatını tekrar kurmaya gücü olan güçlü kadınlarla kol kola ve dayanışmayı büyütmek için sivil toplum kuruluşları, dernekler ve platformlarla birlikte sokaklarda alanlardayız’’ diyen konuşmacılar, Kapitalizmin, erkek otoritesine dayanan eril devlet şiddetinizden korumak için herkesi bu sistemi değiştirmeye, yeni bir dünya kurmaya, güç sahiplerini değil insan hayatını merkeze alan bir hayatta ısrarcı olmaya davet etti.
Kadınların her gün şiddete karşı yaşam mücadelesi verdiğini vurgulayan konuşmacılar, açıklamalarınd şunları kaydetti:
‘’Ülkede resmen kadın katliamı yaşanırken Sağlık Bakanlığı’nın kamu spotlarıyla, annenin bebeği ile kurduğu bağı ajite ederek vajinal doğum ve sezaryen doğum kıyaslaması yapması hadsizlikten öte vicdansızlıktır. Uyuşturucu, alkol, psikolojik sorunlar erkek şiddetinin bir bahanesi olamaz. Şiddetin temelinde sistematik uygulanan cezasızlık politikası yatmaktadır.
Kadınları makul ailenin makul ferdi haline getirmek istiyorsunuz. İnsanlar devlet adaleti ile değil, sosyal medya tepkilerine göre adaleti sağlamaktadır. Şiddet gören kadınlar sesini duyurmak için karakollara değil sosyal medyaya başvurmaktadır. Karakollardan faillerin elini kolunu sallayarak çıktığını, çıktığı gibi kadınları katletmeye devam ettiklerini biliyoruz. Cezasızlık politikasının kadınları yaşamdan kopardığını her gün görmekteyiz. İktidarın cezasızlık politikaları failleri cesaretlendirmektedir.
Erkek şiddeti ve tacizi yaş ve sınır tanımamaktadır. Narin’in acısı hala tazeyken ve 90 haneli bir köyde bu cinayet aylardır çözüme kavuşmamışken bu kez de Osmaniye’de farklı yaşlardan 18 kişinin 14 yaşında bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu haberiyle sarsıldık. Bu 18 kişi teşhis edilmiş olmasına rağmen, yine bu kişilerden sadece 10’u tutuklanmıştır.
Yüreğimiz sızlarken Sıla bebeği konuşmaktan ise biz ar ediyoruz. Siz sadece konuşuyorsunuz ve siz konuştukça bizler katlediliyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı bu ülkede her gün, kadın cinayeti, çocuk istismarı, taciz ve tecavüz yaşanıyor. Eşitsizlikleri besleyen, sessiz kalan, yüzleşmeyen bir siyasi iklimde, şiddet kendini sürekli yeniden üretir. Kadınların yaşam hakkını kullanmak istemeleri karşısında maruz kaldıkları şiddete artık tahammülümüz kalmamıştır.
Van’da, üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş 10 gündür kayıp. 2020’de Tunceli’de kaybolan Gülistan Doku ise 4 yıldır kayıp ve hâlâ bulunamadı. Gülistan’a ve Rojin’e ne oldu? 21 Ağustos’ta Diyarbakır’ın Tavşan tepe köyünde kaybolup 8 Eylül’de ölü bedeni bulunan Narin’e ne olduğu hala devlet tarafından açıklanmıyor. Narin cinayetinde getirilen yayın yasağının benzeri İkbal ve Ayşenur cinayeti için de getirildi. Yayın yasaklarıyla katliamlarınızın üstünü örtemezsiniz. Bu ülkeyi kayıp çocuklar ülkesine, kayıp kadınlar ülkesine, koskocaman bir suç mahalline çevirdiniz. Hesap vereceksiniz!
4 Ekim’de Semih Çelik isimli erkek İstanbul’da yaklaşık 1 saat içinde iki kadını katlettikten sonra intihar etti. Daha 19 yaşındaki Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner, kadınlara nefret kusan, kadın katliamlarına ön açan, ‘nasılsa devlet iyi hal ya da tahrik indirimi yapar’ sözünün rahatça kurulabildiği bu düzenin bir parçası olan erkek tarafından katledildi.
Dün bir yıl önce Semih Çelik’in İkbal’i tehdit ettiği video basına yansıdı. Edinilen bilgilerden Semih Çelik İkbal’i 5 yıldır ısrarlı şekilde takip ediyor, taciz ediyordu. İki kadın daha göz göre göre katledildi.
Ayşegül Halil ve İkbal Uzuner sadece katil Semih Çelik tarafından değil, cezasızlıkla faillere ödül veren erkek yargı tarafından, kutsal aile yalanlarıyla kadını her alandan alıkoymak isteyenler tarafından, kadın düşmanı politikaları bir bayrak gibi taşıyan erkek devlet tarafından, bir gece yarısı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan, 6284’ü tartışmaya açan, çocuklar öldürülürken araştırılmasına engel olan bu iktidar tarafından katledildi.
Yani sapkınlık, canilik, hastalık değil devlet tarafından sırtı sıvazlanan erkek şiddetidir. Hesap vereceksiniz!‘’
ERKEK ŞİDDETİ SON BULSUN
Açıklamalarında, İkbal ve Ayşenur’un katledilmesi ile sarsıldıklarını, ondan birkaç gün sonra Mersin Mezitli’de bir kadının daha katledildiğini öğrendiklerini anlatan konuşmacılar, şöyle devam etti:
‘’Yine aynı gün Diyarbakır’da 29 yaşındaki Bedriye Işık, boşanma aşamasında olduğu uzman çavuş Muhammed Recai Işık tarafından katledildi. Birkaç gün önce Manisa’nın Alaşehir ilçesinde 12 gündür kayıp olan Pelin Karaca Uşak sevgilisi tarafından katledildi. Daha dün Edremit’te 2 kadın öldürüldü. Ülkede kadın katliamı var! Bu ülkede hiçbir kadın ve çocuk güvende değil!
Kadınların haklarına yönelik saldırıların pervasızlaştığı; aileyi koruma kisvesi altında kadınları eve kapatan, haklarından yoksun kılan, açık açık kadınları erkeklere biat etmeye zorlayan politikaların yayıldığı şu dönemde, Bütün faillerden hesap sormaya, bu kadın düşmanı politikalarınızı ve eril adalet mekanizmanızı yok edene kadar meydanlarda olmaya, sesimizi yükseltmeye, birbirimizi savunmaya, dayanışmaya devam edeceğimizi bilmenizi istiyoruz.’’
ERKEK ADALET DEĞİL GERÇEK ADALET
Kentlerin cadde ve sokaklarında güvenli ve özgür olmak istediklerini vurgulayan konuşmacılar, şunları kaydetti:
‘’Artık sokaklarımızda korku ve şiddet değil, güvenlik ve özgürlük istiyoruz. Kadınların ve çocukların sokaklarında özgürce dolaşabileceği bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz.
Uygulamadığınız yasalar yüzünden, istismarı aklayan, katilleri öven, düzeniniz yüzünden, kana bulanmış ellerinizle tutunduğunuz koltuklarınız yüzünden hayatta olmayan her bir kadın, her bir çocuk için size bu sokakları dar edeceğiz!
Kaybettiğiniz, hayatını çaldığınız hiçbir kız kardeşimizden vazgeçmeyeceğiz! Sormaya devam edeceğiz!
Rojin nerede! Narin’e ne oldu! Neden hala bulamadınız!
Mücadelemiz özgürce yaşadığımız, sokaklarda güvenle yürüyebildiğimiz, evlerden, iş yerlerinden, kampuslardan tacizcileri, katilleri sileceğimiz, erkek iktidarınızı alaşağı edeceğimiz güne kadar sürecek.’’
Altınoluk halkının büyük destek verdiği etkinlikte kadın platform üyeleri hayattan kopartılan Narin Güran, Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Gülistan Doku, İkbal Uzuner’i, Emekli Meclisleri Sendikası Genel Emekli ve Yetim Sekreteri Mukaddes Şahsi ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Malatya da Buse Çelik’in, imam nikahlı eşi tarafından nasıl öldürüldüğünü anlattı.